Peygamber efendimiz (S.a.v) ın güzel sözlerinden bir kısmını
yayınlamak istedim. Çok ders ve ibret alınacak sözler vardır. Herkese hayırlı
günler dilerim.
*- Ademoğlu sabaha erdi mi, bütün azaları, dile temenna edip: “Bizim
hakkımızda Allah’tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de
istikamette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız” derler. (Tirmizi, Zühd
61)
*- Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin
hastasına suyu yasaklaması gibi. (Tirmizi, Tıbb 1)
*- Resulullah (sav) “Allah’tan hakkıyla haya edin!” buyurdular. Biz: “Ey
Allah’ın Resulü, elhamdülillah, biz Allah’tan haya ediyoruz” dedik. Ancak O, şu
açıklamayı yaptı: “Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız haya) değil.
Allah’tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batni ve onun ihtiva
ettiklerini muhafaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim
ahireti dilerse dünya hayatının zinetini terketmeli, ahireti bu hayata tercih
etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah’tan hakkıyla haya etmiş
olur. (Tirmizi, Kıyamet 25)
*- Biri diğerine ihanet etmediği müddetçe iki ortağın üçüncüsü ben olurum.
Biri arkadaşına ihanet etti mi ben aralarından çekilirim. (Ebu Davud, Büyu
27)
*- Bir erkek, yanında mahremi bulunmayan (yabancı) bir kadınla yalnız
kalmasın! Bunun üzerine bir adam kalkarak: “Ey Allah’ın Resülü, kadınım hacc
için yola çıktı, ben ise falan falan gazvelere yazıldım!” dedi. Aleyhissalatu
vesselam: “Öyleyse git hanımına yetiş, onunla hacc yap!” diye emretti.” (Buhari,
Nikah 111)
*- Ey Ebu Hureyre, vera sahibi ol (harama götürme şüphesi olan şeylerden de
kaçın) ki insanların Allah’a en iyi kulluk edeni olasın! Kanaatkarlığı esas al
ki insanların Allah’a en iyi şükredeni olasın. Nefsin için sevdiğini insanlar
için de sev ki (kamil) mü’min olasın. Sana komşu olanlara iyi komşuluk et ki
(kamil bir) müslüman olasın. Gülmeyi az yap, zira çok gülmek kalbi öldürür.
(Kütüb-i Sitte, 7257)
*- Haberiniz olsun, rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadisim
ulaştığı zaman kişinin: “Bizimle sizin aranızda Allah’ın kitabı vardır. Onda
nelere helal denmişse onları helal biliriz. Nelere de haram denmişse onları
haram addederiz” diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resulullah (ASM)’ın haram
kıldıkları da tıpkı Allah’ın haram ettikleri gibidir” (Ebu Davud, Sünne, 6)
*- “Ey Allah’ın Resulü! dedik, mü’min korkak olur mu?” “Evet!” buyurdular.
“Pekiyi cimri olur mu?” dedik, yine: “Evet!” buyurdular. Biz yine: “Pekiyi
yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer: “Hayır!” buyurdular. (Muvatta, Kelam
19)
*- Allah bir kuluna hayır murad ettimi onun cezasını tacil edip dünyada
verir; bir kulu hakkında da kötülük murad ettimi onun günahlarını tutar, Kıyamet
günü cezasını verir. (Tirmizi, Zühd 57)
*- Bağışını geri alan kimsenin durumu şu köpeğin durumu gibidir: Yalını yer,
iyice doyunca kusar. Sonra kusmuğuna tekrar dönüp onu yer. (Kütüb-i Sitte,
6690)
*- Kişinin malayani (boş) şeyleri terki İslam’ının güzelliğinden ileri gelir.
(Tirmizi, Zühd 11)
*- Kim Allah Teala hazretlerinin rızası için bir derece tevazu izhar eder
(alçak gönüllü) olursa, Allah, onu bu sebeple, bir derece yükseltir. Kim de
Allah’a bir derece kibirde bulunursa, Allah da onu bu sebeple bir derece
alçaltır, böylece onu esfel-i safiline (aşağıların aşağısına) atar. (Kütüb-i
Sitte, 7235)
*- Kim korkarsa akşam karanlığında yol alır. Kim akşam karanlığında yol
alırsa hedefine varır. Haberiniz olsun Allah ın malı pahalıdır, haberiniz olsun
Allah’ın malı cennettir. (Tirmizi, Kıyamet 19)
*- Nafaka için harcananın hepsi Allah yolunda harcanmış gibidir, bina için
harcanan müstesna, bunda hayır yoktur. (Tirmizi, Kıyamet 41)
*- “Ne sirayet (buluşma), ne de uğursuzluk vardır. Benim fe’l hoşuma gider.”
Yanındakiler sordu: “Fe’l nedir?” “Güzel bir sözdür!” buyurdu.” Buhari’nin
rivayetinde şu ziyade mevcuttur: “Benim, dedi, fe’l-i salih, güzel bir kelime
hoşuma gider.” (Buhari, Tıbb 44)
*- Ademoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata
karşı hırs. (Buhari, Rikak 5)
*- Eğer bir kimsenin bir başkasına secde etmesini emretseydim, kadına,
kocasına secde etmesini emrederdim ve eğer bir erkek karısına kırmızı bir dağdan
siyah bir dağa ve siyah bir dağdan kırmızı bir dağa taş taşımayı emretseydi,
uygun olan, kadının bu emri yerine getirmesidir. (Kütüb-i Sitte, 6529)
*- Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahişin açığını
da kapalısını da haram kıldı. Medihten Allah kadar hoşlanan bir kimse de yoktur.
Bu sebeptendir ki nefsini medhetmiştir. (Buhari, Nikah 107)
*- Muharcirler hicretle Medine’ye gelip (Ensar’ın yardımlarını gördükleri)
vakit şöyle dediler: ” Ey Allah ‘ın Rasûlü ! Biz, çok maldan böylesine cömertce
veren, az maldan da yardımı böylesine güzel yapan aralarına inmiş bulunduğumuz
şu Medinelilerden başka bir kavmi hiç görmedik! Bize bedel işlerimizi yaptılar,
hayatımızı düzene koymada yardımcı oldular. Biz (hicret ve ibadetlerimizle
kazandığımız) sevapların hepsini onlar alacak diye korkuyoruz !” Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) onlara şu cevabı verdi: ” Hayır! Onlar sizin dua ve
teşekkürlerinizden hâsıl olan sevabı alacaklar. ” (Tirmizi, Kıyamet 45)
*- Allah’tan daha kıskanç kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahişin açığını
da kapalısını da haram kıldı. Medihten Allah kadar hoşlanan bir kimse de yoktur.
Bu sebeptendir ki nefsini medhetmiştir. (Buhari, Nikah 107)
*- “Allah celle şânühü mahlukâtın olmasına hükmettiği zaman -Müslim’in
rivâyetinde: “Allah mahlükâtı yarattığı zaman”- yanında bulunan, Arş’ın
gerisindeki bir kitaba şunu yazdı: “Muhakkak ki rahmetim gazabıma galebe
çalmıştır.” (Buhari, Tevhid 15)
*- Bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama
en ziyaâde kim hak sâhibidir?” diye sordu. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm): “Annen!” diye cevap verdi. Adam: “Sonra kim?” dedi, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) “Annen!” diye cevap verdi. Adam tekrar: “Sonra kim?”
dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yine: “Annen!” diye cevap verdi. Adam
tekrar sordu: “Sonra kim?” Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu dördüncüyü:
“Baban!” diye cevapladı.” (Müslim, Edeb 2)
*- Resülullah aleyhissalatu vesselam’a: “En efdal insan kimdir?” diye
sorulmuştu. “Kalbi mahmüm (pak), dili doğru sözlü olan herkes” buyurdular.
Ashab: “Doğru sözlülüğün ne demek olduğunu biliyoruz. Mahmümu’l-kalb ne
demektir?” diye sordu. “(Mahmüm kalb), Allah’tan korkan tertemiz kalptir, içinde
günah yoktur, zulüm yoktur, kin yoktur, hased yoktur” buyurdular.” (Kütüb-i
Sitte, 7256)
*- Şurası muhakkak ki insanlar Kıyamet günü niyetleri üzere diriltilecekler.
(Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh)
*- Sizden önce yaşayanlardan bir tüccar vardı. Halka borç verirdi. Borçluları
arasında fakir görürse hizmetçilerine: “Onun borcundan vazgeçiverin, böylece
Allah’ın da bizim günahlarımızdan vazgeçeceğini umarız” derdi. Allah da onun
günahlarından vazgeçti. (Buhari, Sulh 10)
*- “Ümmetimden birkısım insanları bilirim ki, Kıyamet günü Tihâme dağları
emsalinde bembeyaz (tertemiz) hayırlarla gelirler. Aziz ve celil olan Allah
Teâla hazretleri o sevapları saçılmış toz haline getirir (değersiz kılar, kabul
etmez).” Sevban radıyallahu anh dedi ki :
“Ey Allah’ın Resülü! Onları bize tavsif et, durumlarını açıkla da, bilmeyerek
biz de onlardan olmayalım!” Aleyhissalâtu vesselâm açıkladılar:
“Onlar sizin din kardeşlerinizdir. Sizin cinsinizden insanlardır. Sizin
aldığınız gibi onlar da gece (ibadetin)den nasiplerini alırlar. Ancak onlar,
Allah’ın yasaklarıyla tenhâda başbaşa kalınca o yasakları ihlâl ederler,
çiğnerler.” (Kütüb-i Sitte, 7269)
*- Bir kısım insan vardır, Allah’ın mülkünden haksız bir surette mal elde
etmeye girişirler. Halbuki bu, Kıyamet günü onlara bir ateştir, başka değil.
(Tirmizi, Zühd 41)
*- Himmet yönüyle insanların en yücesi hem dünya hem de ahiret işine himmet
gösteren mü’mindir. (Kütüb-i Sitte, 6622)
*- Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Resülü!
Bana (dini) öğret ve fakat çok özlü olsun!” dedi. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Namazına kalktığın vakit (dünyaya) veda edenin (namazı gibi) namaz kıl.
Sonradan (pişman olup) özür dileyeceğin söz söyleme. İnsanların elinde bulunan
(dünyalık şeylerden) ümidini kesmeye azmet!” buyurdular. (Kütüb-i Sitte,
7232)
*- Cum’a namazı, dört kişi hâriç geri kalan her müslüman üzerine cemaat
içinde yapması gereken vâcib bir hakk’dır. Cumadan istisna edilen bu dört kişi
şunlardır: Köle, kadın, çocuk ve hasta. (Ebu Davud, Salat 215)
*- Cum’a günü kim cemaatin omuzlarını yararak ilerlerse cehenneme bir köprü
ittihaz olunur. (Tirmizi, Salat 369)
*- Bizimle münafıklar arasında yatsı ve sabah namazlarında hazır bulunma
farkı vardır. Onlar bu iki namaza muktedir olamazlar. (Muvatta, Salâtu’l-Cemâ’a
5)
*- Bir kimse, iflâs edenin yanında malını aynen bulmuş ise, bu mala o,
herkesten daha ziyâde hak sâhibidir. (Buhari, İstikrâz 14)
*- Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselâm şu
duayı çok yapardı:
“Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzerine sâbit kıl!” Ben (bir gün
kendisine):
“Ey Allah’ın resûlü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim
hakkımızda korkuyor musun?” dedim. Bana şöyle cevap verdi: “Evet! Kalpler,
Rahmân’ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir.” (Tirmizi,
Kader 7)
*- Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı aleni işleyenler hariç.
Kişinin geceleyin işledigi kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o:
“Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!” der. Böylece o, geceleyin Allah
kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah’ın örtüsünü açar. İşte
bu, günahı aleni işlemenin bir çeşididir. (Buhari, Edeb 60)
*- “Kimin yanında fazla hayvan varsa, onu hayvanı olmayana versin. Kimin de
fazla azığı varsa onu azığı olmayana versin.”
Resülullah, bazı mal çeşitlerini bu suretle saymaya devam etti. Öyle ki,
bizden hiç kimsenin (yol sırasında) herhangi bir fazlalıkta hakkı olmadığı
düşüncesine vardık.” (Müslim, Lukata 18)
*- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm) omuzumdan tuttu ve: “Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol”
buyurdu. (Buhari, Rikak 2)
*- Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) bir başka rivâyette şunu söyler: “Kendisinde
dikbaşlılık olan bir deveye bindim. (Hırçınlık etmeye başlayınca ileri-geri
sürmeye başladım. Bunun üzerine Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm): “Rıfkla,
tatlılıkla davran! diye müdâhale etti…” (Müslim, Birr 79)
*- “Ey Allah’ın Resûlü! dedik, mü’min korkak olur mu?” “Evet!” buyurdular.
“Pekiyi cimri olur mu?” dedik, yine: “Evet!” buyurdular. Biz yine: “Pekiyi
yalancı olur mu?” diye sorduk. Bu sefer: “Hayır!” buyurdular.” (Muvatta, Kelâm
19)
*- Bir adam, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a: “Yaptığım işin iyilik veya
kötülük olduğunu nasıl anlayabilirim?” diye sordu. Aleyhissalâtu vesselâm:
“Komşunun “iyi yaptın!” dediğini işitirsen iyilik yaptın demektir. Eğer “kötülük
yaptın!” dediklerini işitirsen, kötülük yaptın demektir” buyurdular.” (Kütübü
Sitte, 7261)
*- Ey Allah’ın Resulü. dendi, hangi kadın daha hayırlıdır?’ “Kocası bakınca
onu sürura garkeden, emredince itaat eden, nefis ve malında, kocasının hoşuna
gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadın!” diye cevap verdi. (Nesâi, Nikâh
14)
*- Bir meclise oturup hikmetli söz dinleyip, sonra bu meclisten bahsederken
işittiği şeylerin sadece kötü kısımlarını anlatan bir kimsenin misali, bir
çobana gelip: “Ey çoban, süründen bana bir koyun kes!” deyince, çobandan: “Git
en iyisinin kulağından tut al” iznine rağmen gidip sürünün köpeğinin kulağından
tutan adamın misalidir. (Kütübü Sitte, 7233)
*- (Müslüman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ilâ-yı kelimetullah için,
devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine
vacib olur. (Ebu Davud, Cihad 42)
*- Bana en sevgili olanınız, kıyamet günü de bana mevkice en yakın bulunacak
olanınız, ahlâkça en güzel olanlarınızdır. Bana en menfur olanınız, kıyamet günü
de mevkice benden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve
yüksekten atanlardır.” (Cemaatte bulunan bâzıları): “Ey Allah’ın Resûlü!
Yüksekten atanlar kimlerdir`?” diye sordular. “Onlar mütekebbir (büyüklük
taslayan) kimselerdir!” cevabını verdi.” (Tirnizi, Birr 77)
*- İnsanların en hırsızı, namazdan çalandır, buyurdu. Nasıl çalar ya
Rasûlallah? denildiğinde: Rükû ve secdeleri tam yapmaz. (Namazı tadil-i erkana
riayet etmeden çabuk çabuk kılar). İnsanların en cimrisi de, selam vermekten
kaçınandır. (Taberani)
0 yorum:
Yorum Gönder